Diyanet Rüya Tabirleri

Neden Uyuruz?

Neden uyuruz? Cevap göründüğü kadar basit değil. İlk başta vücudumuzun dinlenebilmesi için uyuruz diye düşünürüz. Ancak bilim, uykunun vücudun fiziksel iyileşmesi için gerekli olduğunu somut olarak kanıtlayamamıştır. Sıçanlar üzerinde yapılan deneyler, bu hayvanların uykudan mahrum bırakıldıklarında öldüğünü kanıtlamıştır. Ancak insan doğası, sıçanların doğası kadar basit değildir. Herkes zar zor uyuyan insanları tanır. Bazı bilimsel dergilerde yayınlanan en uç vaka, ciddi bir hastalığa yakalandıktan sonra hiç uyumadığını iddia eden bir adamın vakasıdır.

Benzer şekilde, oldukça gelişmiş bir maneviyata sahip bazı bireyler tüm gece boyunca bilinçli kalabiliyor. Sınav zamanı bir öğrencinin yirmi dört saatten fazla uyanık kalmak için kahve içmesinden veya uyarıcılar almasından bahsetmiyoruz. Derin meditasyon yoluyla ileri düzeyde rahatlama elde edebilen insanlardan bahsediyoruz. Bir veya iki gece uykusuz kaldıktan sonra kaygı ve konsantrasyon eksikliğinin önemli ölçüde arttığı bilinmektedir.

Uyku Üzerine Teoriler

Uykuyla ilgili bir teori, enerjiyi korumak için uyuduğumuzu savunur. Ancak bir diğeri, bilincimizi kaybettiğimizde açlık mekanizmasını bastırdığımız için yiyecek depolarımızı korumak için dinlendiğimizi öne sürer. Hatta gececi avcılar için daha az lezzetli bir atıştırmalık gibi görünmek için eski zamanlardan beri uyuduğumuzu iddia eden argümanlar bile vardır (uyuduğumuzda vücudumuz bir ceset gibi görünür).

Herkese uygun teoriler var ama temel olanı unutmamalıyız: Neredeyse hepimiz için uyku, her gece altı ila sekiz saat süren rahatlatıcı ve keyifli bir deneyimdir; vücudumuzun "pillerini şarj etmek" için kesinlikle gerekli bir deneyimdir.

Rüyaların Doğası

Uyumak için geceyi seçmemiz tesadüf değil. Karanlıkta görüşümüz azalır, dünya garipleşir ve sonuç olarak hayal gücümüz kontrolden çıkar. Zihnimiz imgelerle (yani rüyalarla) meşgul kalır. Geceleri gözlerimiz çalışmaz, ancak imgeler yaratma ihtiyacı duyarız. Herhangi bir nedenle uykudan mahrum kalırsak, sonraki gecelerde rüya üretimimiz artar, çünkü REM evresinde (uykuda düşsel düşüncelerin en aktif olduğu dönem) daha fazla zaman geçiririz. Bu nedenle yaşamak için rüyalara ihtiyacımız olduğu açıktır.

Bazı antik uygarlıklar, rüya görmenin her şeyden çok rüya görebilmeye hizmet ettiğine inanıyordu. Rüya görme aktivitesinin uykunun sonucu değil, sebebi olduğuna ikna olmuşlardı. Ancak bazı bilim insanları, rüyalarımızın ardındaki sebep konusunda atalarımızın teorilerini paylaşmıyor.

Rüyalara İlişkin Bilimsel Perspektifler

Rüyasal düşüncelerin uykuyla birlikte gelen nörofizyolojik bir aktivite olduğunu ileri süren bilimsel bir düşünce okulu vardır. Bu teoriye göre, uyuduğumuzda zihindeki duyusal kanalları uyaran kendiliğinden sinyaller üretiriz. Beyin bu sinyalleri görsel imgelere dönüştürür ve rüya görenin gerçek deneyimler yaşadığına inanmasını sağlar.

O noktaya kadar mükemmel. Peki, rüyalar neden bu kadar ilginç bir anlatıya sahip? Neden bu kadar sık ​​metaforik bir dil kullanıyorlar? Neden bizi doğrudan etkileyen hikayeler anlatıyorlar? Bu sorulara somut veya bilimsel bir cevap yok.

Ne Kadar Uyuyoruz?

Farklı Yaşlarda Uyku

Bir insan hayatı boyunca ortalama 300.000 rüya görür. Yaşlandıkça hem uyuyarak geçirdiğimiz zaman hem de rüya görerek geçirdiğimiz zaman giderek azalır. Yenidoğanlar neredeyse tüm gün uyurlar, kısa uyanıklık dönemleriyle uyku saatlerini değiştirirler. Bir yaşına geldiklerinde daha az sayıda uyku seansı geçirirler ancak toplamda daha uzun süre uyurlar: 90 dakikalık uyku ve ardından 90 dakikalık uyanıklık döngüleri vardır. Çocuk yavaş yavaş geceleri daha fazla, gündüzleri daha az uyuyacaktır. 9 yaşına geldiklerinde çoğu çocuğun günde 9 ila 12 saat uykuya ihtiyacı olur.

Yetişkin bir birey için ortalama 7 ila 8,5 saat arasındadır. Ancak 70 yaşından sonra çocukluk dönemindeki uyku evrelerine geri döneriz ve sürekli olarak daha az saat uyuruz.